Boşluk Metinleri

BOŞLUK diyebileceğim yerlerden yazıların geliyor ... O tuhaf çatlaklarımdan sızıyor anlamların. Ve ışık vuruyor penceresiz dünyama... bilincimin acımasız çatlaklarından..
SEN benim KARANLIĞIMSIN...

26 Ocak 2016 Salı

Hız

“Kısacası, hızın değere dönüştüğü bir dünyada, devasa bir hız topu halinde, korkunç bir gürültüyle hep birlikte yuvarlanıp duruyoruz. Hayatımızı hayal edilemeyecek kadar kolaylaştıran tuşların, butonların ve düğmelerin sayısı arttıkça, metrekareye düşen insan sıcaklığı da giderek azalıyor tabii ve artık insanoğlu öteki insanların varlığından uzaklaşıp sadece kendi hızıyla arkadaş oluyor.”

Yalnızlıklar


Neresinden bakılırsa bakılsın,
her cümlede bir çift göz vardır
ve her noktada bir insan.

O insan ki, bakar bize ve ötemize;
ve o insan ki, giyindiği zamanın gerisinden sorar
hep kaygılanır, duraksar ve sessizdir.

Ve geldim demenin bir sessizliği varsa,
öpüşelim demenin,
sen hâlâ gitmiyor musun demenin
ya da ölmek istemenin bir sessizliği varsa,
kelimeleri de vardır sessizliğin
duruşun kelimeleri vardır;
bakışın kelimeleri vardır;
bakışın, uzanışın,
gülüşün…

Ama, yalnızlığın kelimeleri yoktur.
O, bütün kelimelerden oluşmuş bir kelimedir


23 Ocak 2016 Cumartesi

The lopster

The lopster 

Filmi izledikten sonra bu dizeleri düşündüm: 

"hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hala kabul edemiyor Muş'um nuz?
bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır.
insanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler,
üst tarafını uydururlar; ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden herşeyi bırakıp kaçarlar."

farklı kurgulanmış filmdi diyebilirim filmle ilgili hic önyargı sempati vs olmadan izlemeye başladım, ilk baslarda da anlamadım uzun bir sure.. sistem eleştirisi var evet diğer sistem karşıtı filmler sistem eleştirisini, yapıyı anlatmak üzerinden yapıyorlar sanki ama iste filmin bendeki farkı kurgunun daha çok kişi üzerinden işlenmiş olmasi.. toplumsal kuralların kisiler üzerine yarattığı baskı sembolik bicimde anlatılırken toplumsal normların dışında kalanların kendi normlarını yaratıp yeni yasaklar ve cezalar getirmesinin eleştirisi de başarılıydı. ötekileştirilenlerin kendi norm ve yasaklarını yaratma eleştirisi bende, özgürlük hareketleri içinde de bir parça norm yaratma ve yasaklama eğiliminin olduğunu düşündürttü. 


Aklım nerde ?

Aklım nerde ?  
Zaman'ın göreceliği, 
hayallerin çekiciliği yanında ürkütücülüğü.. 
Filmlerin görsellerin karmaşası 
Unutulmaya yüz tutan düşünce balonları.. 
Adlarımız sıfatlarımızın hatta zamirlerimizin yersizliği, yurtsuzluğu.. 
Rüyaların, kabusların verdiği kozmik düşüşler... 
Yetersizliğim, yetiştiremediklerim.. 

Umut

Kafka, "Dava" da, teslimiyetçi ve edilgin umudu betimlemiştir. 
Bir adam cennete (Yasaya) açılan kapının önüne gelir ve kapıcıdan içeri girme izni ister. Kapıcı, şu an için izin veremeyeceğini söyler. Yasa’ya giden yola açılan kapı aslında ardına dek açıktır, ama adam giriş izni alıncaya dek beklemenin daha iyi olacağına karar verir. Ve oturur, beklemeye başlar; günlerce ve yıllarca bekler. Tekrar tekrar içeri girme izni ister, ama bütün bu uzun yıllar boyunca durup dinlenmeksizin kapıcıyı inceler; kürk yakasındaki bitleri bile yakından tanıyacak hale gelir. Giderek yaşlanır; ölmek üzeredir. 
İlk kez şu soruyu sorar: “Nasıl oluyorda bütün bu yıllar boyunca benden başka kimse girmek istemedi bu kapıdan?” 
Kapıcı, “Senden başka hiç kimse giremezdi ki bu kapıdan” diye yanıtlar onu. 
“Çünkü yalnız ve yalnız senin içindi. Şimdi artık kapayacağım.”
Adam artık anlamayacak kadar yaşlıydı, genç olsaydı da anlamayacaktı belki. Bürokratların dediği dediktir; hayır dendiğine göre içeri giremez. 
Bu edilgin, bekleyen umuttan biraz daha fazlası olsaydı onda içeri girmiş olacaktı ve bürokratları umursamama yürekliliği, onu parıltılı saraya götürecek olan özgürleştirici edim olacaktı. 
Çoğu insan Kafka’nın ihtiyarına benzer. Umut ederler ama yüreklerinin sesini, itkisini dinleme ve ona göre davranma yetisinden yoksundurlar; bürokratlar onlara yeşil ışık yakmadığı sürece beklerler de beklerler.



Beklemek üzerine



Beklemenin, beklenilenin heyecanı, acısı, sabırsızlığı anlatılır mı ? 
Gerçekten hangi kelime karşılar bu duyguyu.. ? 
Kalbinde oluşan küçük ısırıkları Nasıl geçirebilirsin ? 
Beklemek öyledir ki
Her an biraz daha artar yoğunluğun 
O ana yaklaşmak geçirmez, 
Çoğaltır..
Çok olursun, artarsın.. 
Yine zamanın göreceliliği Karşında durur.. 
Heyecan artar tırmanır..
Arşa çıkar... 
Beklemek beklenti ile ilintili ise bir de.. 
Karşıt düşünceler çarpışırlar, 
Yenişemez.. 
Gelgitlerle geçer bin dakikalık bir dakikalar.. 
Beklemek alır içindeki parçaları, koparır, yerlerde sürükler. 
Sonra birden sever seni okşar tüm sevecenliği ile.. 
Ve sonra yeniden tokatlar..