Boşluk Metinleri

BOŞLUK diyebileceğim yerlerden yazıların geliyor ... O tuhaf çatlaklarımdan sızıyor anlamların. Ve ışık vuruyor penceresiz dünyama... bilincimin acımasız çatlaklarından..
SEN benim KARANLIĞIMSIN...

27 Aralık 2010 Pazartesi

enerji


yerinde duramaz halim nasıl sona erecek merak ediyorum. enerji patlaması yaşadım bugün..
zıpzıp zıpladım..
dünkü büyük buhrandan sonra bunu beklemiyordum doğrusu gece kötü rüyalar hatta kabuslar sabaha bu neşe ve enerji.
yardım mı alsam?

26 Aralık 2010 Pazar

cem' hançerlerken ardı ardına




hep aynı sessizlikle geliyor gece
hep aynı yalan dolan masalları dinliyorum yine
hep aynı yüzler hep aynı sesler peşimde
anlatamıyorum, inandıramıyorum kendime

sen benim yarım kalan cümlelerimsin
hiç söyleyemediğim söylemediğim
o sözlerim
sen benim hiç ısınmayan ellerimsin
hiç unutamayan, unutmayan
o kalbim
sen benim eksik kalan yerimsin
kapattığım pencereler güneşlere çektiğim o perdelerim
sen benim
hiç sevmediğim sessizliğimsin
kaybettiğim yolum
korktuğum karanlık
hiç tutamadığım o yeminlerim

sen benim yarım kalan cümlelerimsin
hiç söyleyemediğim, söylemediğim o sözlerim
sen benim hiç ısınmayan ellerimsin
hiç unutamayan, unutmayan
o kalbim
sen benim
eksik kalan yerimsin
kapattığım pencereler, güneşlere çektiğim o perdelerim
sen benim
hiç sevmediğim sessizliğimsin
kaybettiğim yolum korktuğum karanlık
hiç tutmadığım o yeminlerim
sen benim
terkettiğim şehirlerimsin
düştüğüm çukur
uzanan ellerim
hiç tutunamadığım o gidenlerim
sen benim
kovulduğum cennetimsin
eğdiğim yüzüm, sövdüğüm aydınlığa hiç açamadığım gözlerim..




<<<<




bir sabah uyandığında göğsünün ortasında:
kara bir delik…
büyük bir yara…
ve aynaya baktığında yüzündeki çizgilerin arkasında:
kayıp bir çocuk…
büyük bir yama…
hep yalnız uyuyup, yalnız uyanınca,
yalnız bitirip, yalnız başlayınca,
yalnız boğulup, yalnız kurtulunca içinde…
yalnız kırılıp, yalnız onarınca,
yalnız vurulup, yalnız kanayınca,
yalnız arayıp, yalnız kaybolunca içinde…
kalbin bir katilin ellerinde!
bir ölüm sessizliği yüzünde
bölük pörçük, delik deşik, kırık dökük, paramparça
kaybolup gidiyorsun…
kaybolup gidiyorsun!






<<<<






yollar
önümüzde yine sokaklar
kalabalık, gri kaldırımlar
insanlar
insanlar
yalnız ve umutlu

bitti
bitmez dediğimiz masallar
elimizde kalan yalanlar
ufalmış
incinmiş
oyunlar

elleri
sanki hep ellerimde
kalbi
kalbimde
ve gözlerinden akan yaş

sanki içimde
kırık bir cümle
hala içimde
yağmur
sesini duyunca sende
beklersin, pencerende
belki geri gelir diye

elinde yüzünde rüzgâr
oynatır hüznü içinde
bembeyaz kar
elleriyle
dokunur yorgun yüzüne

bitti
sevdiğin o şarkı şimdi
kaybolmuş bir çocuk sesi
unutulmuş gibi

bir kuşun kanadındadır aşk
şimdi
kayan bir yıldız gibi
ortasından deler
geceyi




<<<<<





hala saklı bir yerde o görmediklerin
hiç bilmediklerin, içimdeki acılar...
hala kaldı bir yerde o hissetmediklerin,
hiç sezmediklerin,
içimdeki aşk...

geçmişi hatırlatır...
hatırlatır bu yağmurlar...
bu yağmurlarda kaybetmiştim seni.
ve karanlığı hatırlatır...
hatırlatır bu rüzgarlar...
bu rüzgarlar alıp gitmişti benden seni.

ve şimdi sokaklar...
sokaklar yalnızlığa çıkar...
yıldızlar gökyüzüne...
gece olunca bir şeyler çöker yeryüzüne
soğuk ıssız sessizce...

neden hep pencerede bekleyince daha çabuk gelir sanır o bekleyenler...
neden o kaldırımlarda yüzlerini göremediğim insanlardan biri sanırım seni
sen bilmezsin...
bilmezsin nasıl olur insan
nasıl olur aysız gece yalnızken...
üşüdüğünü sanırsın aniden,
ağladığını duyarsın birinin içinde hıçkırarak sessizce...

ellerin... ellerin...
ellerin cennetimdi benim...
gözbebeklerinde kendimi görmek istedim...
istedim bir sabah...
güneş doğarken güneşe gülümsemek,
güneş batarken başımı omzuna dayayıp, kapamak gözlerimi dünyaya...
kapkaranlık bir gecede saçların ellerimde,
ay ışığının ışığı yansırken kirpiklerinden yüzüme...
sabaha kadar yanında uyumak isterdim bir gece...
sessizce...





<<<<<<





yürüdüm yürüdüm, çok yollardan geçtim inan çok büyüdüm
düşündüm düşündüm, sebebini bulamadım neden neden neden çok üzüldüm
aç kapını lütfen çünkü ben geldim
cok üşüdüm çok soğuk yerden geldim
bana bana biraz gülümser misin
kimseye sormadım yolu kendim buldum geldim
simsiyahların içinden sana kar beyaz geldim
beni biraz sever misin

ben geldim ben geldim ben geldim geldim bak ben geldim ben geldim geldim

üstüm biraz tozlu yolda çok düştüm geldim
ellerim çizik üzgünüm dikenliklerden geldim
kalbim paramparça ama sana topladım geldim
bir bilsen neler yazdım hepsini yaktım geldim
annemi bıraktım sana kimsesiz geldim
çocukluğumun söküklerini dikebilir misin

izin ver de oturayım lütfen bacaklarımı çok yordum geldim
kusura bakma üstüm ıslak büyük yağmurlardan geldim
anlatsam herşeyi dinler misin
yanıma para almadım, 5 kuruşsuz geldim
yolda biraz acıktım ama sana dayandım geldim
hiç yokken hep olmak nedir bilir misin
kendime devdim devdim devrildim geldim
kardım buzdum eridim erittim geldim
aşkı sırtıma aldım taşıdım evladım dedim
açtım soldum sarardım geldim
yandım söndüm kül oldum geldim
ellerinle ellerime su dökebilir misin

yüzüme vurdu rüzgar yağmuru daha çok dedim
yağmur çarptı kendi bana bu yetmez dedim
kırılmış kanatlarıma bir kez dokunabilir misin
taştım dağdım kum oldum geldim
camdım kayaydım tuz buz oldum geldim
beni tanrıya tekrar inandırabilir misin

bin kere öldüysem bin kere dirildim geldim
canımdan can kan verdim ama adını yaşattım geldim

yedi kat yerin dibinden beni duyabilir misin
kimse inanmadı sana bir ben taptım geldim
dönücek yerim kalmadı herşeyi mahvettim geldim
şimdi beni biraz sever misin

ben geldim ben geldim ben geldim ben geldim bak
ben geldim ben geldim geldim

19 Aralık 2010 Pazar

yaban..


eminim büyük şehirlere yaşayan ve bu filmi izleyen herkes, biz neyiz. nereye gidiyor hayatımız diye düşünmüştür.ama güzel ülkemin koşulları hemen o bırakıp gitme duygusunu yoketmiştir. ne gariptirki, bu filmi izlemeden önce bir dergide, kariyerlerini bir anda terk edip, kendilerini doğal yaşama atan insanları anlatan bir yazı dizisi okudum..hayat bana oyun oynama..

18 Aralık 2010 Cumartesi

2011


o kadar depremli geçeceksin ki, sarsıntıları şimdiden başladı. seçim yapmak zorunda olmak, sorumluluk almak, özgür olmak demek ya, ben özgür olmayı istemiyorum belki de. ama akacak kan damarda durmuyor. 2011 seni bekliyorum, gel.

15 Aralık 2010 Çarşamba

Fight Club (Dövüş Kulübü) - Replikleri


Fight Club (Dövüş Kulübü) - Replikleri

mobilya satın alırsınız. kendinize dersiniz ki, bu hayatım boyunca ihtiyaç duyacağım son kanepe.kanepeyi alırsınız ve sonraki birkaç yıl boyunca, hangi işiniz ters giderse gitsin,en azından kanepe sorununuzu çözmüş olduğunuzu bilirsiniz. sonra o güzel yuvanızda kısılıp kalırsınız.bir zamanlar sahip olduğunuz şeyler artık sizin sahibiniz olur.

***

bizim kuşağımız büyük bir savaş görmedi, büyük bir buhran yaşamadı, ama bizim de bir savaşımız var.büyük bir ruhani savaş bu. kültüre karşı büyük bir devrim hazırlıyoruz.büyük bir buhran bizim hayatlarımız. biz ruhani bir buhran geçiriyoruz.

***

insan uykusuzluk çekerken aslinda hiç uyuyamiyor ve hiçbir zaman da uyanik kalamiyor.

***

bize dünyanın bokundan ve pisliğinden başka bir şey bırakmadılar.

***zaman geçtikçe sıfır noktasına yaklaşıyoruz

***

ağzınızda bir silah varken ve silahın namlusu dişlerinizin arasındayken ancak sesli harflerle konuşabilirsiniz.

***

hiçbir zaman tamamlanmış olmayayım, ne olur.hiçbir zaman halimden memnun olmayayım.hiçbir zaman kusursuz olmayayım.kurtar beni, tyler, kusursuz ve tamamlanmış olmaktan kurtar.

***

çünkü ancak kendimi mahvederek ruhumun gerçek gücünü keşfedebilirim.

***

belki de kendimizi daha iyi bir şeye dönüştürmek için her şeyi kırıp dökmemiz gerekiyor.

***

dövüş bittiğinde hiçbir şey çözülmemişti, ama hiçbir şeyin önemi yoktu.

***

bu senin hayatın ve anbean sona eriyor.

***

her akşam ölüyor ve her sabah doğuyordum.

***

tyler bana bir garsonluk işi buluyor, sonra ağzıma bir silah sokmuş ve diyor ki,sonsuza kadar yaşamak istiyorsan, ilk adım olarak ölmek zorundasın.

***

bir süre sonra herkesin hayatta kalma oranı sıfıra iniyor

***

Kavga etmeden nasıl bir şey olduğunu bilemeyiz.Yara izim olmadan ölmek istemiyorum.Hadi,hevesim geçmeden vur bir tane!

***

Sahip oldukların sonunda sana sahip oluyor!!!

***

Evet,biz tüketiciyiz.Tutkulu bir yaşam tarzının yan ürünleriyiz.Cinayet,suç,fakirlik bunlar beni ilgilendirmiyor.Benim için önemli olan magazin dergileri.500 kanallı TV,iç çamaşırım da kimin adının yazdığı…

***

Ve sonra bir şey oldu.Kendimi bıraktım sonsuzlukta kaybolup.Karanlık sessizlikle bütünleştim.Özgürlüğü buldum.Ümidin kaybolması özgürlük demekti.

***

bu yükseklikte etraf o kadar sessiz ki, insan kendini o uzay maymunlarından biri sanıyor.sana öğrettikleri küçük görevi yerine getiriyorsun.bir kolu çek.bir düğmeye bas.neyi neden yaptığını bilmiyor, sonra da ölüp gidiyorsun.

***insan sevdiklerini öldürür diye bir söz vardır ya; aslında bakın, insanı öldüren de hep sevdiğidir.

***

uçaklara neden oksijen maskesi konulduğunu biliyor musun??? çünkü oksijen kafa yapar ve birden bire bütün vücudun rahatlayıp gevşerAcil durumda panik halde derin nefesler alırsın buradan belli oluyor saatte bin kilometre hızla suya acil iniş hiç panik yok hindu inekleri kadar sakinler.

***

Beyler,dövüş kulübüne hoş geldiniz.Dövüş kulübünün ilk kuralı Dövüş kulübünden söz etmemektir.Dövüş kulübünün ikinci kuralı “kimseye” kulüpten söz etmemektir. Dövüş kulübünün üçüncü kuralı biri “pes” derse,sakatlanırsa yada bayılırsa dövüş sona erer.Dördüncü kural,yalnızca iki kişi dövüşür. Beşinci kural dövüşler teker teker yapılır.Altıncı kural t-shirt ve ayakkabı yok. Yedinci kural dövüş gerektiği kadar sürer.Sekizinci ve son kural eğer bu dövüş kulübünde ilk gecenizse dövüşmek zorundasınız.


***

o sarmalayıcı karanlıkta, başka birinin kolları arasına hapsolmuşken,hayatta elde edebileceğiniz her şeyin sonunda çöpe gideceğini anladığınız zaman ağlamak çok kolaydır.

***

sevdiğiniz herkesin size sırt çevireceğini ya da öleceğini fark ettiğiniz zaman ağlamak kolaydır.

***

zaman aralığını yeterince uzun tutarsanız, herkesin hayatta kalma şansı sıfıra düşer.

***

uykusuzluk böyledir işte. her şey çok uzaklardadır, bir kopyanın kopyası gibi.dünyayla arana öyle bir mesafe sokar ki, ne sen bir şeye dokunabilirsin, ne de bir şey sana.

***

bütün umutlarınızı kaybetmek özgürlüktür.

***

her kalkış ve inişte, uçak bir tarafa doğru fazlaca yattığında, kaza olsun diye dua ederdim.hepimizin çaresizlik içinde öleceği, insan bedenlerinin uçağın gövdesinde sıkışıp kalacağıo anı düşünmek uykusuzluğuma ilaç gibi gelir, üstüme dayanılmaz bir uyku çökerdi.

***

bazı insanlar gece insanıdır. bazıları da gündüz insanıdır.

***başka bir yerde, başka bir zamanda uyanabilseydim, başka bir insan olarak uyanabilir miydim?

***

dövüş kulübünde geçen bir geceden sonra, gerçek dünyadaki her şeyin ses ayarı kısılmış gibi olur.

***

bazen bir şey yapar ve belanızı bulursunuz. bazen de yapmadığınız şeyler size belanızıbuldurur.

***

işyerinde, koridorda insanların yanından geçerken, herkesin küçük düşmanca yüz’üne karşı tamamenzen bir tavır takınıyorum.

***

kendi cerahatli ve hastalıklı çürümemi kucaklıyorum.

***

tyler diyor ki, ben henüz dibe vurmaya yaklaşmamışım bile. ve eğer sonuna kadar düşmezsem,kurtarılmam olanaksızmış. isa çarmıha gerilerek yapmış bunu. sadece para, mülkiyet ve bilgiden vazgeçmen yeterli değil,diyor tyler.bu bir hafta sonu tatili değil. kendini geliştirmeye sırt çevirmeli ve felakete doğru koşmalısın.

***

“kovulmak” der tyler, “herhangi birimizin başına gelebilecek en iyi şey olurdu.böylece havanda su dövmekten kurtulur ve hayatlarımızla bir şey yapardık.”

***

marla’nın hayat felsefesi, bana söylediğine göre, ölmeye her an hazır oluşu.marla’nın hayatındaki trajedi ise ölmüyor oluşu.

***

güzel ve emsalsiz bir kar tanesi değilsin. herkes gibi sen de o çürüyen organik maddeden yapılmasın.

***

kültürümüz hepimizi aynı yaptı. artık kimse gerçek anlamda beyaz ya da siyah, zengin ya da yoksul değil.hepimiz aynı şeyi istiyoruz. teker teker, hiçbirimiz hiçbir şey değiliz.

***

hangisi daha kötü, cehennem mi, hiçlik mi?

***

burada yaşayan en güçlü ve en zeki erkekleri görüyorum bu potansiyeli görüyorum ve hepsi heba oluyor...lanet olsun bütün bir nesil benzin pompalıyor,garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köle olmuş... reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde nefret ettiğimiz işlerde çalışıpgereksiz şeyler alıyoruz bizler tarihin ortanca çocuklarıyız bir amacımız yada yerimiz yok ne büyük savaşı yaşadık ne de büyük buhranı bizim savaşımız ruhani bir savaş en büyük buhranımız hayatlarımız televizyonla büyürken milyoner film yıldızı ya da rock yıldızı olacağımızıinandık ama olmayacağız bunu yavaş yavaş öğreniyoruz ve o yüzden çok çok kızgınız...

***

dövüş kulübünde geçirdiğiniz zaman boyunca, banka hesabınız değilsiniz. işiniz değilsiniz.aileniz değilsiniz ve olduğunuzu düşündüğünüz kişi değilsiniz.

***

“şunu unutma” diyor tyler. “peşinde olduğun insanlar, muhtaç olduğun kişiler.biz senin çamaşırını yıkayan, yemeğini pişiren ve önüne getiren insanlarız. senin yatağını biz yapıyoruz. uykudayken seni biz koruyoruz. ambulanslarını biz kullanıyoruz. telefonlarını biz bağlıyoruz. bizler ahçıyız, taksi şoförüyüz ve senin hakkında her şeyi biliyoruz. sigorta bildirimlerini,kredi kartı ödemelerini biz takip ediyoruz.hayatının her alanını biz denetliyoruz.”

***

bizler eşşiz değiliz.süprüntü ya da pislik de değiliz.biz sadece biziz.biz sadece biziz ve hayatta başımıza gelenlerin bir nedeni yok.

hayat bilimi


koç burcunda artık hangi gezegen ters gidiyorsa bir an önce düz gitmeye başlasın. rica ediyorum.
patlayamayan balon sendromu. hayatının her detayından mutsuz olmak, her şeyine yabancılaşmak. her şeyin korkutucu, her şeyin sorunlu, her şeyin zor gelmesi. hayatın beni neden yorması.
bu hislerin bugünle sınırlı olmasını can-ı gönülden diliyorum, kendimi dinlemiyorum.

8 Aralık 2010 Çarşamba

7 Aralık 2010 Salı

Biraz Değiştim

Biraz Değiştim


Biraz değiştim,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…
...
Değiştim…
Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum,
Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
Ben benimle savaşıyorum,
Seninle değil…

Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın,
ne kazanabileni ne de kaybedeniyim…
Sorun değil…

Elbet Alışırım…
Biraz alıştım.
Her şey kadar, her kez kadar, sen kadar…

Alıştım!
Varlığını istemediğim tüm eksik yanları
Ve çokluğunu da, yokluğunu da istemediğim
iki arada bir derede duyguya alışıyorum…
Bir yanım bırak diyor bir yanıma
Kesin değil! Henüz tanıştık…
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…

Tanıdığımı sandığım bana daha yakınım artık
Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda
Ve aynalarda ağlarken gördüklerim kendi tarafımda
Bir yanım memnun oldum diyor,
bir yanım tanıyamadım daha
Samimi değil…
Bir hayli kırıldım…
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…

Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime
Gözlerimden tut da ciğerlerime kadar kırgınım…
Aslında ne sana, ne olanlara…
Kendime kırgınım!..
Maziye hiç değil, âna kırgınım
Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına
Dinlediğim şarkılarda bana seni anımsatan şarkıcılara
Beni anladığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşuna
Bir hayli kırgınım…
Beni ben kırdım oysa…
İyi değilim.
Galiba yoruldum…
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…

Kalbime, kalbimi kanıtlamaktan
Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan
Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum
Aslında ne pişmanım ne de pes ediyorum!..
Sadece beni kaybettikçe seni kaybediyorum.
Şu kalp denen, beni bana sorgulatıyor artık
Ki Seni sorgulamamasını nasıl beklerim?!..

Toprağa bakan yanım senden zate ayrı
Sana bakan yanımsa toprakla aynı
Hıh! Ne yaparsan yap, gördüğünün seni görmesini bekleyemezsin!

Gözlerim yorgun…
Dudaklarım, dudaklarım hissiz…
Dokunulmadan geçen yıllar bana ağır…
Sarılmadan geçip giden uğurlamaların, kavuşmaları hep beklentisiz
Söyleyemediklerini söylesende şimdi
Sesine aşina yanım, onca sessizlikten sonra artık sağır!
İsteyerek değil…
Çok çalıştım

Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı git izine
Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkiye
Ve bence bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen
Daha öncede gitmiştim…
Çok çalıştım…
Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı git izine
Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkine
Ve bende bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen
Gitmek için, bitmek için, sana huzur vermek için
Çok çalıştım…

Daha öncede gitmiştim…
Kendi isteğimle…
Anladım ki daha önce sevmemiştim!

Çok çalıştım inan
Değişen yanımın aslında hep aynı olduğunu göstermeye
Her defasında daha da tozlanan canımı kırmadan korumaya
Ve alışmaya kendime…
Bu göz gözü görmez dumanlı halime
Çok alışmaya çalıştım hem de…

Tanıştım seninle doğan yanımla da, ölen yanımla da
Birini yaşattım! Yaşatıyorum da hala
Ama diğerinin ölmesine engel olamıyorum da

Yorulmak, dinlenmekten geçmiyor
An be an çöküyor, insanın içindeki güç
Işığı sönüyor…
Beyaza dönüyor rengi git gide
Hissizleşiyor…

Ne yormak istedim Seni,
Nede yormak kendimi
Çok çalıştım
Gitmeye de kalmaya da…
İkisi de aynı acı, ikiside rezil
Daha öncede gitmiştim
Ama böyle kalarak değil
Böyle kalarak deği